2teker1puro

Ride your dreams

Mudurnu, Sünnet Gölü, Göynük Gezisi

Mayıs’ın ayının ilk haftasonu Mudurnu, Sünnet Gölü ve Göynük rotasını izleyen gezim Küba da dahil bugüne kadar yaptığım en zorlu motor gezim oldu. Nedenlerini birazdan anlatacağım.

FJRmi haftasonu konaklamalı yolculuk için hazırlayarak Cumartesi sabahı erkenden yola çıktım. Motorlu sürüş için sıcaklık ve yol koşulları son derece motive ediciydi. İlk duruşumu, kahvaltı molası verdiğim Berceste Adapazarı tesisinde yaptım. Güzel ve uzun süren bir kahvaltıdan sonra, Mudurnu’ya doğru tekeri döndürdüm.


Yıllar önce bu rotada Taraklı’ya gelmiştim. Ama Mudurnu, Sünnet ve Göynük rotasını ilk kez yapıyordum. Otoyoldan sapıp, Mudurnu yönünde ilerledikçe bu bölgeye gelmek için neden bu kadar geç kaldım diye kendime sormadan edemedim.

Mudurnu Yolunda FJRm

Mayıs başında doğanın uyanışıyla birlikte bitki örtüsü o kadar güzel bir şekle bürünmüştü ki, bu gezinin her anının çok güzel geçeceğini düşünüyor, Sünnet Gölü yolunda ve ertesi günkü dönüş yolunda başıma geleceklerden habersiz, motosiklet için çok zevkli virajlarla dolu yolun ve çevrenin tadını çıkarıyordum.

Yakıt Hesabı Yapan Sürücü

Gerçekten de İstanbul’a bu kadar yakın ve bir o kadar da bakir bir bölge olması müthiş heyecan vericiydi. Yol boyunca birkaç kez durup, yolun ve doğanın keyfini sürdüm. Ama bu keyife gölge düşüren birşey vardı. Mudurnu yönüne sapmadan önce çeyrek depoya yakın benzinim vardı.

Nasılsa yolda bir benzinci bulurum diye fazla dert etmemiştim. Ama, virajlı dağ yolları yakıtımı hızla tüketince bir süre yolda kalma endişesi taşıdım. Olabildiğince tasarruflu bir sürüşle öğlen saatlerinde Mudurnu’ya ulaştım.

Güzel Konaklardan Sadece Biri

Seyahat planını yaparken başta Mudurnu’da konaklamayı, Sünnet Gölünü sadece ziyaret etmeyi düşünmüştüm. Ama son anda Sünnet gölünde konaklama olanağı olduğunu öğrenip, orda kalmaya karar verdim. İyi ki de öyle yapmışım. Tamam Mudurnu tarihi ve özgün mimarisiyle ilginç bir yer ama Sünnet Gölü’nün doğal güzelliğinin yanında konaklama içinhiç de özel bir yer değil.

Mudurnu Yıldırım Beyazıt Camii

Mudurnu’da keşli cevizli erişte ve yaprak sarmadan oluşan nefis bir öğle yemeği yiyip, çevreyi turladıktan sonra Sünnnet Gölü’ne doğru hareket ettim.

Keşli Cevizli Erişte

Sünnet Gölü Mudurnu arası 25 Km. Ama Göynük yolunda ilerlerken yağmur başladı. Çok şiddetli olmayan yağmur FJRmin mükemmel grenajı sayesinde beni ıslatmadı. Ancak, Sünnet Gölü yoluna döndüğümde kötü bir sürprizle karşılaştım. Yolu genişletmek ve muhtemelen daha sonra asfaltlanmak üzere yola taş serilmişti. Yola dökülen taşlar henüz üzerinden silindir geçip sıkıştırmadığı için yağan yağmurun ve üzerinden geçen araçların etkisiyle bataklığa dönmüştü. Tam da FJR’nin asfalt lastiklerine uygun bir zemin yani. İkinci viteste 10 Km hızla ilerlemeye çalışırken birkaç kez motoru devirmekten kılpayı kurtuldum. Allahtan bu kısım birkaç km’den fazla değildi de kaza yapmadan ama gerçekten de çok korkarak geçebildim.

Sünnet Gölü’ne akşam üzeri ulaşıp, manzarayı gördüğümde tüm bu kötü anlar geride kalmıştı. Dönüşte bu yol sürüş becerilerimi tekrar sınadı ama dönüşün sonraki bölümlerindeki yol şartları yanında bu bile hafif kaldı desem abartmış olmam.

Sünnet Gölü ve Ördek Ailesinin Akşam Safası

Sünnet Gölünde Gün Batımı

Sünnet Gölü için ayrı bir başlık yapsam pek de yanlış yapmış olmazdım. Bu göl bir heyelan gölü imiş. Çevresinde hala her an kayabilecek özellikte dağların olduğunu görmek hem çok güzel hem de ürkütücü. Burada konaklama için tek tesis var. Odaların ve bir yemek salonunun olduğu iki blok ahşaptan yapılmış. Hiçbir ses yalıtımı da olmadığı için komşu odalardaki duymak istemeyeceğiniz herşeyi duymanız mümkün. Odam göle bakıyordu. Küçük camından gölün eşsiz manzarasını görmek dinginlik ve huzur veriyor.  Akşam yemeğinden önce göl kenarında bir süre oturup bu huzurlu akşamın tadını çıkardım. Yemekten sonra puro tüttürmek ise mümkün olmadı malesef.North Face montuma rağmen öyle soğuk geldi ki uzun bir süre titrememe engel olamadım.

Sünnet Gölü

 

Sünnet gölünde sabah da müthişti. Saat 9:00’a doğru kalkıp kahvaltımı yaptıktan sonra göl çevresinde yürüyüşe çıktım. Altı km olduğu söylenen göl etrafındaki yoldan içeri sapıp, göl üzerinde tahta kazıklarla yapılmış ama yarısı kırık köprüden gölün tesise yakın ucundaki tepeye çıktım. Pekçok yerinde mola verip, doğanın tadını çıkarttığım yürüyüş, dört saate yakın sürdü.

Sünnet Gölü

 

Yamaca Paralel Büyüyen Ağaçlar

Bu keyifli saatlerin bir bedeli olacağını ve yolda ödemem gerekeceğini hiç hesaba katmamıştım. Göynük için ancak saat 15:00’te hareket edebildim. Otelde  konuştuklarım, Göynük yolunda yol yapımının olduğunu ve yolun 15 km’sinin stabilize yol olduğunu söylediler.
Ama o kadar yaklaşmışken Göynük’ü görmeden dönmek olmazdı. Şimdi geriye baktığımda iyi ki gitmişim diyorum. Ama o sıra, burada yazamayacağım şeyler söylüyordum. Sayısız zor viraj, iniş ve tırmanmanın olduğu stabilize yolda FJR ile 15 km yol gitmek gerçekten de çok çok zorluydu. Allah’tan yolda pek otomobil, kamyon yoktu da fazla toz yutmadım. Bir miktar yuttum ama..

Neyse, sonuçta bu zorlu yolda giderek bulutlarla kaplanan gökyüzüne rağmen yağmayan havada saat 17:00 civarı Göynük’e ulaştım.


Göynük gerçekten de çok güzel bir belde. Bence lokasyonu ve yapıları ile Mudurnu’ya galip gelir. Göynük’te yemek yemek için seçtiğim restoran muhtemelen Göynük’ün en iyi retoranıydı. Burada da keşli cevizli erişte ve kaşık sapı makarnanın tadına baktım. Ama bence keşli cevizli erişteyi benden daha iyi yapan tek yer, Bolu’daki Filiz Restoran. Hala açık mıdır ve aynı lezzette yapılıyor mudur merak ediyorum.


Göynük’te yemek yerken sağanak yağmur bastırdı. Bir yağmur eksikti başıma gelmemiş, o da nihayet gelmişti. Üzerimde deri mont, baharlık pantalon ile o yağmurda yola çıkamayacağım için yemek sonrası çay, kahve ve yağmurun tadını çıkararak bekledim. Yağmur altıya doğru dindi ve ben artık geçti nasılsa diye yola çıktım. Heyhat yağmur ve sis dağ yollarında beni bekliyordu. Yağmur ve yaklaşan gün batımı nedeniyle iyice kararmaya başlayan ve durmadan yağan  havada iki saate yakın sürdüm. Sadece Akyazı civarında yakıt almak ve biraz kurumak için durdum.

Yakıtımı genelde Shell’den alırım. Bu kez de öyle yaptım. Halime acıyan pompacı çay içer misiniz diye sordu. İki çay ve sigaradan sonra ücreti ödemek istediğimde para aldırmadı. Böyle güzel insanlar sadece motorculara görünüyor olabilir mi?

Saat 20:00 gibi otoyola ulaştığımda yağmur bölgesinden çıkmıştım ama beni yeni bir sürpriz bekliyordu. Pazar akşamı tatilcilerin dönüş trafiği. Trafikte sıkışıp kaldığı için araba, tır sürücülerinin bunalmasını anlıyorum. Ama, trafikten kaçmak için başkalarını ve acil kullanım ihtiyaçlarını (ambulans, itfaiye, polis) hiçe sayarak emniyet şeridini kullanmalarını kabullenemiyorum. Motorsikletimle bile girecek delik bulamadan normalde iki saatte alabileceğim yolu ancak dört saatte geçebildim. Bu arada, trafikten kafayı sıyırmış olarak çıkan iki araç sürücüsünün arabalarını doğrudan üzerime sürmelerine, aniden emniyet şeridine dalan araçlara karşın, tek parça halinde evime ulaşabildim.


Bazı otomobil sürücüleri motorların üzerindekilerin insan olduğunu ve en küçük hatayı yaşamlarıyla ödeyeceklerini hala anlayamayacak kadar mankafa. Bu kötü deneyimle, motorla bile olsanız Pazar akşamı İstanbul’a dönüşte geç kalmamanızı tavsiye ederim.

Yeni gezilerimde görüşmek üzere.

Sevgilerimle.

Yorum bırakın

Information

This entry was posted on 11 Haziran 2016 by in Genel.

Dolaşım

Arşivler